I Dünya Harbi Öncesi İngiltere’de Kurulan Türkofil Bir Dernek: The Anglo-Ottoman Society Aralık 2019, Cilt 83 Sayı 298
I Dünya Harbi Öncesi İngiltere’de Kurulan Türkofil Bir Dernek: The Anglo-Ottoman Society Aralık 2019, Cilt 83 Sayı 298
Bu kuruluşlar arasındaki geçişin nasıl olduğu da net değildir. Bununla birlikte Aralık 1913’te sona eren kısa varlığıyla, Osmanlı Komitesi çok az şey yapmış ve üyeleri arasında kaba kavgalar için zemin hazırlamıştır. Belki de tek faaliyeti, seçkin Fransız yazar ve Turcophil, Pierre Loti’nin “Turquie Agonizante” adlı eserinin tercümesi ve yayınlanmasıdır. Bunun çevirmeni, Ottoman Committee üyesi ve daha sonra Ottoman Association üyesi olan George Raff alovich’tir ve kitap African Times tarafından komite için yayınlanmıştır. Loti ve Raff alovich hizmetleri karşılığında bir ücret almamıştır ve satış gelirleri komisyonun fonlarına gider. Yayın masrafına, Arthur Field, Duse Muhammed Ali gibi kişiler bu noktada katkıda bulunur[31]. Dünya Savaşının sonuna hatta savaştan sonrası dönemde de devam eder. Ta‘zîr suçları şer‘î naslar yoluyla belirlendiği gibi uygulanabilecek ta‘zîr cezalarının genel sınırları da naslar tarafından çizilmiştir.
Madde 31—Araştırma Merkezi, yedi üyeden oluşan bir yürütme kurulu tarafından yönetilir. Bunların sayısı ve aylık ücretleri her yıl bütçe tasarısına bağlı kadro cetvellerinde gösterilir. Uzmanların sayısı, aylık ücretleri her yıl bütçe tasarısına bağlı kadro cetvellerinde gösterilir. Madde 22 — Bilim Kolları, biri Genel Kurul’un yıllık toplantısı sırasında, diğeri kasım ayında olmak üzere, yurt dışında bulunan üyeler hesaba katılmaksızın üye sayısının yarıdan bir fazlasıyla toplanır ve salt çoğunlukta karar verirler. Yönetim Kurulu, asıl üyeler tarafından yazılmış bulunan kitapların bastırılması dışında bu öneri ve kararları Genel Kurul’un onayına sunar. Madde 20.— Bilim Kolları, alanlarına giren bilimsel konuları görüşür ve önerileri karara bağlar. Konular, ya Yönetim Kurulu’nca Kol Başkanlıklarına bildirilir, ya da Kol üyelerinin önerileri üzerine gündeme alınır. Onur üyeleri ile muhabir üyeler, Kurum’un kitaplık ve arşivinden asıl üyeler gibi yararlanırlar. Üyeliğe kabul töreni, yeni üye veya üyelerin kısa bir bilimsel bildiri sunmaları ile sona erer. Madde 6 — Oylar, Genel Kurul tarafından görevlendirilecek üç üyeden oluşan bir kurulca, Genel Kurul üyeleri önünde ayrılarak adayların aldıkları oy sayılan bir tutanağa geçirilir ve sonuç, oturum başkanlığınca Genel Kurul’a bildirilir. Madde 19 — Genel Kurul, her yıl kitaplık ve arşiv işlerini yürütmek üzere Bilim Kolları ve Atatürk ve Türk Devrimini Araştırma Merkezi tarafından gösterilen adaylar arasından dört üye seçer. Onur üyeliği için öneri, en az bir üye tarafından Yönetim Kurulu Başkanlığına yapılır, önerinin görüşülmesi, karara bağlanması ve seçimin kesinleşmesinde asıl üyeler hakkındaki hükümler uygulanır.
Aslında burada bütün konferanstaki üyeleri etkilemenin mümkün olmayacağı düşünülmüş olsa gerek ki, konferans başkanı üzerinden baskı kurulması hesap edilir. Yurt dışında sürdürülen bu çalışmaların yanında, İstanbul’da da kardeş bir kuruluş olarak British Ottoman Association’ın[133] kurulduğundan bahsedilir. Buradaki ilk yürütme kurulu toplantısında Osmanlı’nın haklarının savunulması için tarafsızlığını beyan eden ve Osmanlı halkına teşekkürlerini sunan bir karar alınmıştır. Londra’daki Anglo-Ottoman Society’nin sosyal ton ve önemli bağlantılarına bunun da sahip olduğu belirtilir. Anglo-Ottoman Society, Türkiye’den bu açık desteğe ek olarak, Fransa’daki Türk destekçileri ile bir bağlantı kurar. Prelooker Ocak 1914’te Paris’e gider ve English Society ile işbirliği yapmak için Franco-Ottoman League kurmasına yardım eder[134]\. Müşteri hizmetlerimizle 7/24 canlı sohbet üzerinden iletişime geçin. paribahis\.
- Madde 43 — Eski metinlerin transkripsiyonunda Kurum’ca hazırlanacak transkripsiyon sistemi uygulanır.
- Maddede belirtilen amaçlarına hizmet edebilecek kişiler, Dernekler Kanunu uyarınca Kurum’un asıl, onur ve muhabir üyeliklerine seçilebilirler.
Kul hakkının galip geldiği hususlarda ceza verilebilmesi için hak sahibinin davacı olması gerekli görülür. Allah hakkının galip geldiği hususlarda ise şikâyete binaen yahut yönetici, muhtesip veya kadının bilgi edinmesiyle birlikte dava süreci başlatılır. Ta‘zîr suçlarının ispatı had ve kısas suçlarındaki kadar sıkı şartlara bağlanmamıştır. Bu suçların ispatı beyyine, yemin ve ikrarın yanı sıra yeminden kaçınma, kadı, muhtesip veya yöneticinin kendi bilgi ve müşahedesi, şahitlik şartlarını taşımayan kişilerin haberleri ve çeşitli karînelere dayanabilir. Ancak kul hakkının galip olduğu hususlarda genellikle malî muamelelerle ilgili davalarda göz önünde bulundurulan ispat delillerinin aranacağını, kadının kendi bilgisine dayalı olarak hüküm veremeyeceğini savunanlar bulunmaktadır. Öte yandan Allah haklarının galip olduğu davalarda suçun türüne göre ispat delilleri farklılık arzeder; büyük günahlarda verilecek cezanın ağırlığı sebebiyle şahitlik şartlarının ve kuvvetli karînelerin varlığı gerekli görülür. Ta‘zîr cezalarını devlet başkanı veya onun tayin ettiği kadı, muhtesip gibi görevliler uygular. Cezanın infazında bir yandan önleyicilik ve ıslah edicilik amacına uygunluk, diğer yandan kastı aşan bir zarar vermeme ve kul hakkı çiğnememe hususlarına riayet edilir. Cezanın maksadını aşması ve suçluya gereğinden fazla zarar vermesi halinde tazmin gerekip gerekmeyeceği tartışılmıştır.
Bu toplantıda hazır bulunan yeni üye veya üyeler, katılacakları Bilim Kolundan öneri sahibi veya başka bir üyece yapılacak konuşma ile Genel Kurul’a tanıtılır. Bir adayın üyeliğe seçilmiş sayılabilmesi için Kurum’a kayıtlı asıl üye sayısının yandan bir fazlasının oyunu alması gereklidir. Raporların okunması ve konuşmalar sona erdikten sonra adayların adlan ve soyadları çoğaltılmış bir liste halinde toplantıda bulunan üyelere dağıtılır. Oylamalar, üye adaylarının adlarının hizasına yanyana konulmuş olan EVET ve HAYIR sözcüklerinden birini çizmek suretiyle gizli olarak ve üyelerin adları okundukça oy pusulaları verilmek suretiyle yapılır. Madde 29 — Tüzüğün kuruluş amacına dair olan maddesi değiştirilemez. Genel Kurul’da hazır bulunan asıl üye sayısının üçte iki çoğunluğu ile değiştirilebilir. Madde 18 — Yayın Komisyonu, BELLETEN, BELGELER ve öteki yayınların Genel Kurul’ca kabul edilen genel yayın programına uygun olarak zamanında basılması ve yayınlanmasını gözetmekle görevlidir. Genel Sekreter, Kurum’un bilimsel çalışmalarında, Bilim Kolları, Atatürk ve Türk Devrimini Araştırma Merkezi ve Yönetim Kurulu arasında eşgüdümü sağlar. Yönetim Kurulu’na seçilen yedi üyeden sonra en çok oy alan üç üye Yönetim Kurulu’nun yedek üyeleri sayılırlar. Boşalma olursa bunlardan en çok oy almış bulunan Yönetim Kurulu üyesi olur. Madde 11 — Genel Kurul’u Kurum’un asıl üyeleri oluşturur.
Atatürk ve Türk Devrimini Araştırma Merkezi çalışma usulleri Kurum Yönetmeliğinde gösterilir. Madde 13 — Denetleme Kurulu, Kurum’un bütün hesaplarını, para ve mallarla ilgili işlemlerini sürekli denetlemekle görevlidir. Genel Kurul, gerektiğinde Yönetim Kurulu’nun çağrısı veya üyelerden beşte birinin önerisi, ya da Denetleme Kurulu’nun isteğine uyularak olağanüstü toplantıya da çağrılabilir. Madde 9 — Kurum’dan çıkma isteğini yazı ile Yönetim Kurulu Başkanlığına bildiren üyenin adı üye kütüğünden silinir. Madde I— ATATÜRK’ün emir ve isteği üzerine, yüksek koruyuculuğu altında 15 Nisan 1931 tarihinde “Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti” olarak kurulan derneğin adı 3 Ekim 1935 tarihinde “Türk Tarih Kurumu”na çevrilmiştir.
Bu durumda savaşın hızlı ve tatmin edici bir şekilde bitmesi içten bile değildir[130]. Sabahaddin ile ayrı çalışmakla birlikte aynı amaçla yola çıkan Pickthall da bu yöndeki çalışmalarını sürdürür ve ayrı barış için açık kapı arar. “Çarşamba günü Cannon caddesindeki otelde bizim desteğimizle gerçekleşmiş olan toplantıyla alakalı gazete küpürlerini eklemek ve toplantının katılımının iyi olduğunu ve şehir genelinde birçok iyi yorumlara sebep olacağını bildirmek için bunu yazıyorum. Gelişmeler il genelinde yazılmış gazetelerde ve aynı zamanda York Shire[115]’da da iyi işlenmiş ve üstünde durulmuştur. Birliğimiz gelecekte halkın Osmanlı ile ilgili düşüncesinin daha iyi yöne doğru değişmesi için daha fazla şey yapacaktır”[116] Seed bu şekilde faaliyetlerin ilerledikçe etki alanının da genişlediğini büyükelçiliğe bildirir. Büyükelçilik adına Raif Bey’in bazı topluluk üyeleriyle görüşüp konuştuğu da bilinir. Anlaşılan o ki, burada Türk büyükelçiliği bu organizasyonun yürütülmesinde etkili durumdadır[117]. Ta‘zîr kökünden gelen fiiller, “desteklemek, saygı göstermek” anlamıyla Kur’an’da çeşitli âyetlerde yer almaktadır (el-Mâide 5/12; el-A‘râf 7/157; el-Feth 48/9). Hadislerde terim mânasıyla ta‘zîr geçmemekle birlikte ta‘zîr uygulamasına dair çok sayıda örnek bulunmaktadır ve ta‘zîrin genel çerçevesinin çizilmesinde bu hadisler önemli rol oynamıştır (meselâ bk. Buhârî, “Muḥâribîn”, 12, 19, 26, 29; Müslim, “Ḥudûd”, 40). Ceza hukukunun genel kaidelerini tesbit eden âyetler ve hadisler ta‘zîr cezalarının niteliğini ve sınırlarını da belirlemektedir. Bu dernek içerisinde yer alanlar Lord Mowbray gibi asilzade ailesinden, yine Aubrey Herbert gibi bir kontun oğlundan, muhafazakâr milletvekillerinden gazetecilere kadar geniş bir yelpaze oluşturmuştur.
Ta‘zîr cezası olarak hapsin hangi suçlara uygulanacağı konusunda zengin bir literatür vardır (bk. HAPİS). Ta‘zîr kapsamında verilebilecek hapis cezasının süresi konusunda bunun üst sınırı bulunmayıp işlenen suça göre belirleneceği ve bir yıldan az olması gerektiği şeklinde iki görüş bulunmaktadır. Şâfiîler çoğunlukla ikinci görüşü benimserken başta Mâlikîler olmak üzere diğer mezheplerde üst sınırın suçun ağırlığına ve suçlunun durumuna göre belirlenmek üzere kadının takdirine bırakılacağı kabul edilir. Bir kimseyi tutup başkasının onu öldürmesine yardımcı olma suçu gibi bazı istisnaî durumlarda ömür boyu hapis cezası verilebileceği görüşü de ileri sürülmüştür. Suçlunun kendi vatanından uzakta bir yere sürülebileceği veya belirli bir yerleşim biriminde zorunlu ikamete tâbi tutulabileceği hususunda fakihler arasında görüş birliği vardır. Asıl veya ek ceza olarak verilebilen sürgün cezasının hangi suçlarda uygulanacağı, yer ve süre hususlarında farklı görüşler ortaya konmuştur (bk. SÜRGÜN). Kişilerin işledikleri suçlar dolayısıyla hapse atılmadan ip veya zincirle bağlanması, ev hapsine tâbi tutulması gibi cezalar da literatürde tartışılmıştır. Fıkıhta suçlunun kamu yararına bir işte bile olsa zorunlu çalışmaya tâbi tutulması şeklinde bir ceza söz konusu edilmemiştir, ancak tarihî uygulamada kürek cezası gibi cezalara rastlanmaktadır. Türkiye, Mısır, Hindistan ve İngiltere, topluluğun ve onun çalışmalarına defalarca değinmiştir. Bu haberlerden birinde Kasım ve Aralık aylarındaki faaliyetler yazılır; “sözde Ermeni Sorunu ile ilgilidir. Biz uluslararası dikte ve kontrol kurmasına karşı Osmanlı Hükümeti’ni destekliyoruz. Osmanlı Komitesi, sürekli olarak artan üyesi ve geliri ile etkisini hissettirmektedir”[126] şeklinde duyurusu yapılır.
Cemiyetin erken dönem listesinde en azından bir Yahudi’nin, Rus göçmeni liberal haham Jaakof Prelooker’ın adına da rastlanır. Asıl şaşırtıcı olan, Moses Gaster42 ve Lucien Wolf ’[43]un yürütme kurulunda yer almalarıdır[44]. Ta‘zîr cezalarında ceza ehliyeti diğer suçlardan farklılık arzeder; müslüman olmak, rüşd, hürriyet gibi şartların eksikliği ta‘zîr cezalarını düşürmez, suçlunun durumuna uygun bir ta‘zîr cezası uygulanır veya bu tür eksiklikler cezada hafifletici rol oynar. Kural olarak ta‘zîr cezası mümeyyiz olmak şartıyla din ve cinsiyet farkı gözetilmeden herkese uygulanabilir; ancak kime hangi tür cezaların uygulanabileceği hususunda suçun niteliği ve suçlunun durumu dikkate alınır. Akıl hastası ve ergenlik çağına ulaşmamış mümeyyiz küçük mâsiyet işleyemeyeceği için bunların ancak te’dib edilebileceği ifade edilmiştir. Buna göre kişiler durumlarının salâh üzere olup olmaması, ahlâkî nitelik, soy ve makamları itibariyle tasnif edilir. Fakat bu konuda zikredilen suç ve cezalar, umumiyetle ilk defa işlenen küçük günahlar ve kabahatlerle ilgili olup başta zulüm ve fesadı yayma niteliğindeki büyük günahlar olmak üzere suçların geneli için bu tür bir ayırım söz konusu edilmemiştir. 1916 yılının ayrı barış çalışmaları içinde bitmesinden sonra 1917 yılı ayrı bir dönüm noktasıdır ve en azılı düşman olan Rusya, bir ihtilalle çalkalanır.